İğneada Subasar Ormanları

İstanbul'a yaklaşık 190 km uzaklıkta, Kırklareli'nin ilçesi İğneada'ya doğru yola çıktık. Yaklaşık 3 saatlik bir yolculuktan sonra İğneada'ya ulaştık. Yani ulaşabilirdik, biz yol üzerinde Demirköy'e yakın yerde "Muhtarın Yeri"nde kısa bir mola verelim dedik. Yol kenarında ağaçların gölgesinde. Muhtar'ın güler yüzüyle yarım saatten uzun bir süre dinlendik. Çay ve kahve içtik.

İğneada, Bulgaristan sınırına kuş uçuşu yaklaşık 12 km uzaklıkta. Bu küçük kasabada belediye binasının önündeki meydanı ve Atatürk heykelini fotoğrafladık.

Meydanın hemen yanındaki park, deniz manzaralı ve ağaçların gölgesinde güzel bir park. Sıcak bir havada burada oturup dinlendik, iyi geldi.

Önümüzde muhteşem bir kumsal vardı. Mayıs ayında değil de, daha sıcak günlerde bu geniş kumsalda denize girmek güzel olurdu.

Bu kumsal yaklaşık 15 km uzunluğunda. İğneada Milli Parkı'nın önemli ögelerinden biri. Eğer bu kumsal olmasa, burası longoz ormanı olmayacaktı.

Longoz nedir?

Longoz Rumca bir kelime, Türkçesi Subasar.

İğneada'nın batısında Yıldız Dağları sıralanmıştır. Karayoluyla buraya gelirken bu dağları aşıp geldik.

Yıl boyunca, özellikle de kış ve bahar aylarında eriyen karlar ve yağmur suları denize doğru akmaya başlar. Denize yakın yerlerdeki Mert, Hamam, Saka ve Erikli gibi göllerde birikir. Normal koşullarda akarsu olup denize kavuşacak olan bu sular bir engelle karşılaşır. 15 km uzunluğundaki kumsalla. Bu doğal baraj nedeniyle ormanı su basar.

Sular kumsalı aşabilecek kadar çoğalınca barajı yıkıp denize akar. Zamanla Karadeniz'in hırçın dalgaları kumsalı yeniden oluşturur ve yine doğal bir baraj oluşur. Yağışlara göre yine ormanı su basar. Bu döngü yılda bir kaç kez yinelenir.

Milli parkın içine girmeden önce güzel bir yerde yemek yedik. Gerçekten lezizler yemekler vardı. Durup dururken reklamını yapmayalım. Başka güzel lezzet durakları da vardır mutlaka.

İğneada Subasar Ormanları 2007 yılında koruma altına alınmış. Burası Türkiye'nin çok önemli doğal yaşamlarından biri. İğneada, doğal yaşamla ilgili önemli araştırmaların yapıldığı, belgesellerin çekildiği bir yer.

Milli parkın içindeki en büyük göl, Mert Gölü. Longoz Ormanı girişinde yaklaşık 4 km uzaklıkta Mert Gölü kenarındaki Kuş Gözlem Kulesi'ne ulaştık.

Bu güzel göl manzarasında çıplak gözle göremediğimiz ayrıntılar varmış. Bunu görebilmemiz için kulenin üstünde bir dürbün var. Cebinizde bozuk para olması önemli. Çünkü 1 TL madeni para ile çalışıyor. Neyse ki cebimizden dört tane çıktı ve bazı kuşları daha yakından görebildik. Kulenin yanında görebileceğimiz kuşlar ile ilgili bilgilendirme vardı. O kuşlardan ikisini gördük.

Gözlem kulesinden İğneada'ya göl kenarında yürüyerek dönmek mümkün. Hatta orada kano kiralayıp göl üzerinde gezinmek de güzel olurdu. Ancak sanırım bu yürüyüş yolunu da zaman zaman su basıyor. Tamamını değilse de kısmen.

Mert Gölü'nün kuş uçuşu 4 km güneyinde Hamam Gölü var. Buraya yaklaşık 10 km'lik bir yoldan, araçla 20 dakikada ulaştık. Aracımızı park ettikten sonra göl kenarına ulaşmak için yaklaşık 1 km kadar da yürüdük. Yön levhalarıyla göl kenarına vardık.

Ormanın içinde yürürken pek çok kuş sesi duyuyorduk ama tanımıyoruz ki kuşları... Hayıflandık.

Hamam Gölü kıyısında bir seyir platformu var. Göl manzarası için güzel bir yer. Sanırım dubalar üzerinde bir platform, çünkü sallanıyordu. Dikkat etmek gerek.

Buradaki Nilüfer çiçeklerine bayıldık.

Bir fil gördük sanki... Hortumunu ormanda unutmuş.

Doğanın içinde güzel bir gün geçirdikten sonra yavaş yavaş ayrılmaya hazırlanıyorduk.

"Kim demiş burada mangal yakamıyoruz?" diyerek bir adam geçti yanımızdan. Ailesi "Olmaz" derken ondan utanıyorlardı. Bizden yüzlerini saklamaya çalıştılar.

Ne çok türedi, burnunun dikine gidip bir yere toslayınca da mazaret uyduran tiplerden.