Bern'de tarihi saat kulesinin karşısında kalabalığın içinde gözlerimi kuleden alamadan durmuş öylece çanın çalmasını bekledim.
Belki 1908 yılında, belki 1909 yılında, belki de tam burada benim durduğum yerde, benim gibi gözlerini bu saat kulesinden alamadan kuleyi izleyen biri daha vardı. Patent ofisinde çalışan bir memur.
Ben bir yandan İsviçre çikolatası yerken, bir yandan da fotoğraf çekiyordum. Kafamda ise sadece bu gezimi satırlara nasıl dökebilirim diye düşünüyordum. Ama o patent memuru, burada dikilmiş, ışığın doğası ile zaman, uzay ve zamanın ilişkisi hakkında düşündükçe düşünüyordu.
İsviçre'de ne memurlar varmış diye mi düşündünüz? Bu patent memuru, sadece geçimini sağlamak için iki yıl kadar burada çalışmış, dünyanın en zeki insanlarından biri kabul edilen Albert Einstein'dı. Ne kadar zeki olursan ol, akşam eve ekmek götürebilmek için para lazım.
Einstein'ın özel görelilik kuramını bu saat kulesi karşısında çok düşündüğü söylenir. Özel görelilik kuramını size ben anlatmayayım, ben size saat kulesini anlatayım.
54,5 m yüksekliğindeki kule 1218-1220 yıllarında inşa edildiğinde Bern'i koruyan şehir surlarının batı kapısının kulesiymiş.
1340'lı yıllarda kadın hapishanesi olarak kullanılmış.
1405 yılında büyük bir yangında tamamen yanmış, yeniden yapılmış.
1530 yılında kuleye bir astronomik saat yerleştirilmiş. Bir saat ve müzik mekanizması ile birlikte.
Saat 10'u vurmadan hemen önce öten bir horoz, eğlenceli bir gösterinin başladığını duyurur. Ayılar saatlik rutinlerinde dans eder, bir soytarı şaka yollu saati çok erken işaret eder, kuleden çeyrek saatlik çanlar duyulur ve zaman tanrısı Chronos kum saatini ters çevirir. Hans von Thann'ın altın figürü, sonunda Chronos'un sallanan asasıyla tam zamanında vuruyor.
Saat kulesi Bern'in simgesi ve Bern'i ziyaret eden hemen herkesin uğrak yeri.
Eistein demişken, onun evi de buralarda bir yerlerde olacaktı. Kapısını çalsam fena olmaz, buralara kadar gelmişken...
