Rakoczi Caddesi'nde kaldığımız daireden çıktık, yürüyerek Özgürlük Köprüsü'ne (Szabadság híd) gittik. Hava sıcak. Amacımız Gellert Tepesi'ne çıkarak tepedeki ağaçların gölgesinde keyifli zaman geçirmek ve Budapeşte manzarasını izlemek.
Özgürlük Köprüsü'nün Peşte tarafında Nagyvásárcsarnok adlı Budapeşte Merkez Hali'ne gelince içeri girmeden edemedik. Buraya Merkez Hal veya Büyük Market gibi isimler verilse de, biz Kapalı Çarşı dedik. Bizim kapalı çarşılarımızdan biraz farklı elbette. Burası Budapeşte Kapalı Çarşısı.
Bu güzel yapının tarihini anlatalım kısaca.
Macaristan’ın 1867’de Avusturya ile uzlaşmasından sonra Budapeşte hızla büyüyen bir kent olmuş. O dönem yarım milyondan fazla insan yaşıyormuş. Caddeler düzenleniyor, köprüler ve yeni binalar yapılıyormuş.
Nüfus hızla artınca insanların sağlıklı gıdaya ulaşmasında sıkıntılar baş göstermiş. Sokak satıcıları denetimsiz olunca, özellikle sıcak yaz aylarında sağlık sorunları artmış. (Bu arada söylemeden geçmeyelim, 6 günlük Budapeşte gezimiz boyunca pek çok meydanını, caddesini sokağını gezdik ama tek bir sokak satıcısı görmedik.)
1800'lü yılların sonuna doğru, Macaristan'ın ayrı bir heyecanı vardı. Bin yıldır bu topraklardaydılar. Bir yandan bininci yıl yaklaşıyordu, bir yandan da kentleşme sorunlarını çözmeye çalışıyorlardı. Mimar Samu Pecz'in tasarımını yaptığı Merkez Hali'nin inşaatına 1894 yılında başladı. 1897 yılında bu güzel bina ortaya çıktı.
Bu kapalı çarşı 10 bin metrekarelik bir alan üzerinde. Tavan çok yüksek, ferahlık hissi veriyor. Orta koridor çok geniş. Taze meyve, sebze, et ürünleri, baharatlar ve geleneksel Macar lezzetleri satılıyor.
Aklımızda Macar Paprikası almak vardı. Bir dükkana yanaşıp istedik. Acı mı değil mi sorarken, nedense İngilizce anlaşamadık ama Türkçe anlaştık. "Türkçeyi nerede öğrendiniz?" diye sorduk. "Burada," dedi. Bizim gibi Türk müşterilerden. "Afiyet olsun! Güle güle..." diye uğurladı bizi. Biz de kendisine "Köszönöm," dedik, yani teşekkür ettik.
Üst kata çıktık. Hediyelik eşyalar ve el sanatları ürünleri satılıyordu. Magnetler, Budapeşte yazılıo tişörtler vb pek çok hediyelik eşya vardı. Bizim ilgimizi danteller çekti. Bizim dantellere benziyordu elbette ama kendi motifleri vardı. Benzer motifleri bazı tişörtler üzerinde de gördük.
Acıkanlar için bir şeyler atıştırabilecekleri mekanlar da vardı. Langos ve kızartma sosisler dikkatimizi çekti hemen. Ama buraya yemek yemek için gelmedik. Asıl hedefimize doğru yani Gellert Tepesi'ne doğru yolumuza devam ettik.