Lonely
Cyclists adlı bisiklet grubuyla İpsala'da buluşup 2 gece 3 gün süren keyifli
bir bisiklet turu gerçekleştirdik.
Bu
bisiklet turuna katılmak için Bandırma terminalden otobüse bindim. Tabi bisikletimi de bu
yolculuğa hazırlamam gerekiyordu. Ön
tekerini söktüm, otobüsün bagajına yerleştirdim.
Sabahın karanlığında Keşan'a ulaştım. Bagajdan aldığım bisikletimi tekrar yola
hazır hale getirip sabah serinliğinde İpsala’ya doğru yola koyuldum. Tur
arkadaşlarımla orada buluşacaktık. Hava henüz aydınlanmamıştı. Karanlıkta yola
koyuldum. Tabi ki ön ve arka flaşörlerimi de takmayı unutmadım.
Önümde
yaklaşık 25 km'lik bir yol vardı.
Yol
sakindi. Şanslıydım, rüzgar da arkamdan esiyordu. Keyifle pedal çeviriyordum. Kısa
süre sonra hava yavaş yavaş aydınlanmaya başladı. Bir ara yolun karşısındaki benzinlikte iki köpek gördüm. Onlar da beni fark etmişti. İri
cüsseleriyle onlar bana yetişmeye çalıştılar, ben pedallara daha sağlam bastım,
onların havlamalarından uzaklaştım.
Yol
düzgün olduğu için erkenden İpsala girişindeki benzin istasyonuna vardım.Yolda gelirken
beni sollayan bir araçtaki sempatik çift de oradaydılar.Kısa sohbetten sonra onların
da bisikletçi olduklarını öğrendim. Beni böyle yüklü bisikletle yolda görmeleri
çok hoşlarına gitti. Birlikte fotoğraf çektirdikten sonra sınıra doğru yola
devam ettiler.
Benzin
istasyonunda yaklaşık bir saat bekledikten sonra arkadaşlar birer ikişer gelmeye
başladılar. Ekip toplanınca tekrar pedal çevirmek için hazırdık. Rotamız
Dedeağaç.
Ekibimizin
adı Lonely Cyclists, yani Yalnız Bisikletçiler. Türkiye’nin değişik
şehirlerinden toplanıp gelen bisikletsever arkadaşlarız. Bazı arkadaşlarla önceden
tanışıyordum. Yeni arkadaşlarla da tanışma fırsatı bulduğum için mutluydum.
Sınır
kapısına doğru yaklaşık 5 km pedal çevirdik. Sınırda araç kuyruğu çok uzundu. Neyse
ki bisikletçiler yaya statüsünde oldukları için geçiş önceliğimiz vardı. Derken
kendimizi Yunanistan tarafında bulduk, heyecanla etrafı gözleyerek pedal çevirmeye
devam ettik.
Yaklaşık
52 km sonra Dedeağaç’a vardık. Belediyenin çok geniş bir alana yayılmış sahil
kenarında, ağaçların altında parsellenmiş kamp alanına belirlenen yerlere
çadırlarımızı kurduk. Bu arada ücretler kişi başı gecelik 9 avro. Duş, sıcak
su, kantin vb hizmetler de unutulmamış.
Kamp
alanında genelde bizim gibi yabancılar vardı. Kimisi karavanlıydı, kimisi de
bizim gibi çadırlarını kurdu. Motorlu gruplar arasında Türkler de vardı. Yalnız
değildik yani.
Akşam saatlerinde şehir merkezine bisikletlerle indik. Geçen sene gelen arkadaşların bildiği bir et lokantasında yemek yedik. Fiyatlar genelde uygun, fakat avro olunca bize göre değişiyor. Daha sonra merkezde, şehrin bisiklet grubuyla buluşup şehir turu yaptık.
Ertesi
gün 25 km uzaklıkta bir köye kadar gittik, dönüşte başka rotadan geri geldik ve
birkaç köyün içinden geçtik. Değişik yerler, bazı binalar bizimkilerinden çok
farklı olmasa da ,bazılarının kendine has mimarisi ve bahçe peyzaj düzenlenmesi
göze hoş geliyordu.
Gün
içinde denize girdikten sonra, akşam kamp alanı içinde bulunan, canlı müzikli restoranda
sirtaki eşliğinde yemek yedik. Aynı zamanda müzisyenler bizi görünce, Yunancaya
uyarlanmış meşhur bizim parçalardan da söylediler. Buradaki fiyatlar bir gün
öncekine göre daha pahalıydı. Sabah kalkınca dönüş heyecanı başlamıştı. Bazı
arkadaşlar, gün içinde denize girip yola geç çıkacaklarını söylediler.
Kalan
yedi kişi öğlenin en sıcak saatinde dönüş yoluna çıktık. Yaklaşık 35 derecede pedal
çevirerek sınıra yaklaştığımızda sıvı ihtiyacımız epey artmıştı. Saat 17 gibi
sınırı geçip İpsala girişinde, arkadaşların araçlarını bıraktıkları yere
ulaştıktan sonra, bir başka turda buluşmak üzere vedalaştık.
Gruptan
bir arkadaşın aracıyla Çanakkale'ye gelip oradan Bandırma'ya otobüsle döndüm…
Bisiklet üzerinde keyifli
bir üç gün geçirdik…
Sami MERT