Type Here to Get Search Results !

Gönen’de Ömer Seyfettin’in İzinde



Gönen'de güneşli bir pazar günü geçirdiğimiz bir kaç saat içinde Gönen Parkı'ndan Ömer Seyfettin'in heykeline kadar yürüdük. Hem Gönen'in ve güzel havanın tadını çıkardık hem de Türk Edebiyatı'nın önemli bir yazarını yeniden hatırladık. 


Yaz aylarından kalma güneşli bir pazar günü. Gönen Parkı'nda çocuklar, gençler, yaşlılar, herkes sonbaharın tadını çıkarıyordu. Gönen kaplıcalarıyla ünlü. Parkta, biraz dinlenmek veya şifa bulmak için kaplıcalara gelenler de vardır mutlaka. Güzel bir günde asırlık ağaçların da olduğu bu güzel parkta gezinmek, en az şifalı sular kadar dinlendirir insanı.


Gönen dendiğinde aklımıza kaplıcalarından başka bir de Ömer Seyfettin gelir. 1884 yılında Gönen'de doğmuş Ömer Seyfettin. Çocukluk anılarından yola çıkarak yazdığı "Falaka" ve "Kaşağı" gibi öyküleri belki de buralarda geçmiştir. Parkta duyduğumuz çocukların sesleri, "Falaka"daki yaramazların sesi sanki.

Osmanlı Devleti'nin son yıllarında yaşamış olan Ömer Seyfettin, 1920 yılında vefat etmiş. Vatanın düşman işgalinden kurtulduğunu görememiş. Türkiye Cumhuriyeti'ni görememiş. Ama Türkiye Cumhuriyeti okullarında öyküleri okutulan önemli bir yazardır. 

Ömer Seyfettin'in heykeli Gönen Parkı'nda değil. Hüseyin Tümer Caddesi üzerinde, tam da Çarşı Camisi karşısındaydı. 

Heykel bir kaide üzerinde değil. Takım elbise giymiş halde, bir elinde de kitap var. Bir öğretmen gibi. Yanında bir kitap açılmış, üzerinde Ömer Seyfettin ile ilgili bilgiler yazılı.  

Heykel güzel ama neden burada diye düşünmeden edemedik. Caddenin ortasında küçük bir alanda. Burası sadece caddeyi karşıdan karşıya geçenlerin kullandığı bir alan. Heykelin arkasında mağazalar, reklam panoları ve işlek bir cadde trafiği var.

Neden bir çocuk parkında değil de buraya konmuş heykel?

Çocuklar oynarken, sallanırken veya zıplarken yüz yıl önce yaşamış heykeldeki yazarın kim olduğu merak ettiklerinde trafiğin içinde kalmadan okuyup inceleyebilirdi. 

Trafik gürültüsünden kaçtık, tekrar Gönen Parkı'na döndük. Oya işlerini satan tezgahları gezdik. Güzel bir kafede kahve içtik. Aklımız hala heykeldeydi.

Neden trafiğin içindeydi heykel? Pekala parkın içinde olabilirdi, Gönen Parkı'na yerleştirilebilirdi. 



Gönen'den, güneşli bir sonbahar gününde keyifli bir kaç saat geçirdikten sonra ayrıldık. Heykelin yerine aklımız takılmış olabilir ama olsun. Ömer Seyfettin'i anmış olduk. Anıtlar, heykeller bunun için değil mi zaten?

Kitaplığımızda Ömer Seyfettin'in Bütün Öyküleri'nin toplandığı bin dörtyüz sayfalık bir kitap var. Açtık, bir kaç öyküsünü tekrar okuduk.




Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.

Top Post Ad

Below Post Ad

Subscribe Us