Sivas kongresinin 100. Yılı kutlu olsun!
4 Eylül 1919 - Türkiye Cumhuriyeti Devleti için en kritik
günlerden biri. Tarihi zaten nice
tarihçilerimiz tarafından çok detaylıca anlatılmış, ben de sadece gezerken kısa
izlenimimi sizlere aktarmaya çalışayım.
"Dünya Savaşı'ndan sonra işgale uğrayan Türk topraklarını
kurtarmak ve Türk milletinin bağımsızlığını sağlamak için çareler aramak
amacıyla seçilmiş ulus temsilcilerinin Sivas'ta bir araya gelmesiyle, 4
Eylül 1919 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında gerçekleşen ulusal
nitelikte bir kongredir." demiş wikipedia.
Bina o dönemde ve daha sonraki uzun bir dönemde eğitim
yuvası olarak görevini yapmaya devam etmiş.
Bu yıldönümü şerefine de tadilattan geçirilerek bir müzeye
çevrilmiş. İçeriyi gezmek tamamen ücretsiz. (Her müzenin olması
gerektiği gibi..)
Bina Sivas kent merkezinde bulunuyor. Sivas kent merkezi kısaca valilik binası, kongre binası ve
Çifte Minareli Medrese’den oluşan tarihi bir yer. Kongre binamız da valilik
binasının hemen yanında yer alıyor.
Binamızın dışarıdan görünümü..
İki katlı tarihi binaya girer girmez sağ tarafı takip ederek
tarihte kısa bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Tarihi kongrenin yapıldığı oda
dışında diğer tüm odalar da tarihin bir kesiti olarak sıralanmış.
İçeride gezerken o dönem koşullarını, ülkenin içinde
bulunduğu durumu, ve bu durumda alınan oldukça ileri vizyonlu kararlar ve
uygulamadaki tam kararlılığı biraz olsun düşleyebilmek insanın tüylerini diken
diken ediyor
Kongre zamanı manda ve himaye konuları ciddi ciddi
tartışılırken gençlerin oluşturduğu bir grubun temsilcisi Mustafa Kemal’e eğer
manda ve himaye kabul olunursa kendisi dahil tüm kongrenin vatan haini olarak
sayılacağını itham eder. Gazi Mustafa Kemal bunun üzerine meşhur "Ya istiklal ya ölüm" sözünü burada bu kongre sırasında bu grubun temsilcisine söyler. Bunu
temsilen de müzede bir bal mumu heykeli mevcut.
Delegeler bu ciddi maddeleri tartışmadan önce oturum
açılışında önce yemin etmişler. Sözün söz olduğu zamanlar için oldukça anlamlı
değil mi ?
Mustafa Kemal kongre zamanında yine bu binada istirahat
etmiştir. Odanın eşyalarının toplanması bile başlı başına dönemin koşullarını
ve kararlılığı anlatmaya yetiyor. Örneğin yatak örtüsü genç bir hanımefendinin
çeyizinden bağışla alınmış..
Alt katta dönem hakkında farklı konularda çeşitli odalar
mevcut. Dönemin tarihsel süreci, kadınları, basın ve yayının durumu gibi. Ama
tüm müzenin resimlerini paylaşmayalım. İmkanı olanların gidip görmesi şiddetle
tavsiye edilir.
Ve ikinci kat..
Tarihi kongrenin yapıldığı salon..
Delegeler..
Tabii Sivas’a kadar gitmişken güzel tarihi kenti de kısaca
gezmemek olmazdı.
Burası Gök Medrese. Kent merkezine yine oldukça yakın
yaklaşık 10 dk yürüme mesafesinde bulunuyor.
Burası Ulu Camii. Yine kurtuluş savaşı döneminde cemaat
özellikle Cuma namazı çıkışında burada gösteriler düzenlermiş. Özellikle
İzmir’in işgali sonrası gösteriler düzenlenmiş, dönemin valisine saltanata
telgraf çekmesi ve işgalin protesto edilmesi için baskı uygulanmıştır. Bu ve
bunun gibi Anadolu’nun her yerinde gösterilen tepkiler milli mücadelenin ilk
kıvılcımları olarak sayılabilir.
Burası Sivas kent meydanındaki Çifte Minareli Medrese
1271’de Selçuklu döneminde yapılmış. Yine çok detaylı
tarihine girmeyeceğim ancak bu kadar tarihi bir yerde oturup demli bir çay
içmenin keyfinden biraz bahsedebilirim.
İçerisi restore edilmiş, hediyelik eşya alabileceğiniz küçük
dükkanlarla dolu. Bir de ortada büyükçe bir havuz var. Bu havuzun etrafındaki
masalarda da oturup tarihin bir parçasıymış gibi çay içebiliyorsunuz.
Afiyet olsun…