Type Here to Get Search Results !

Ata Yadigarı Bir Sergi




Ordu'nun Ulubey ilçesi Kumrulu köyünde yemyeşil bir doğanın içindeyim. Önümüz, arkamız, karşıdaki tepeler, her yer yemyeşil. Çoğu fındık ağacı. Haziran ayındayız. Dallarda fındıklar büyümüş, biraz daha olgunlaşması bekleniyor. Ağustos ayında bütün bu görebildiğimiz ağaçların aralarında insanlar fındıkları toplamak için yorgunluk nedir bilmeden çalışacaklar. Neredeyse 40-45 derece eğimli bu yamaçlarda ağaç dallarından fındık toplamak çok kolay olmasa gerek.



Fındık üreticisi Cemil Güleç ile birlikte evinin bahçesinde kahvelerimizi yudumluyoruz. Hala genç, kıpır kıpır ve muzip. Şakalaşmayı çok seven Cemil Güleç herkese takılarak gülüyor ve güldürmeye çalışıyor. Birden aklına bir şey geliyor.

"Gel, sana ne göstereceğim."

Evinin alt katında depo olarak kullandığı bir kapıdan içeri giriyoruz. Bir duvarda üzerinde el aletlerinin düzenli bir şekilde yerleştirildiği bir tezgah var. Burası onun atölyesi. Yapabileceği tamir işlerini burada yapıyor.

Tezgahın tam karşısındaki duvarı gösterdi bana. "Burada ne görüyorsun" diye sordu. Yine pek çok alet, araç ve gereç duvara çivilerle asılmış ve rafların üzerine yerleştirilmişti. Ama bunlar eskiydi. Hatta çok eskiydi.

"Burası benim müzem" dedi gülümseyerek. Eskiden kullanılan, rahmetli babasından kalan araç ve gereçleri tek tek anlatmaya başladı.


Neler yok ki bu duvarda?

Tuğla kalıbı... Golan... Mizne... Güğüm...



Çarık... Yün tarağı... Kandil... Sapliyek...


Cemek... Rende... Kandil...



Ben biliyormuşum gibi yazmayayım. Merak ediyorsanız size Cemil Güleç kendi anlatsın.







Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.

Top Post Ad

Below Post Ad

Subscribe Us