Type Here to Get Search Results !

Budapeşte Doğa Tarihi Müzesi

 


Budapeşte’deki Doğa Tarihi Müzesi’ni gezmek, zamanın derinliklerine inmek gibi. Cam zeminin altındaki mercanlardan, çocuklar için tasarlanmış oyun alanlarına kadar bu müze sadece görmek değil, yaşamak için var.





Budapeşte'de bir Doğa Tarihi Müzesi olduğunu öğrenince heyecanlandık. Müzenin web sayfasını karıştırınca sabırsızlığımız arttı. Müze saat 9.00 ile 17.00 saatleri arasında açık. Dokuzu on geçe müzeye adım attık. 


Giriş salonunda Fin Balinası İskeleti bizi karşıladı. 


Fin Balina İskeleti (Fin Whale Skeleton)

Endüstriyel balina avcılığının altın çağında, 1896 yılında Atlantik'te yakalanmış bu balina. İskeleti 2 ton ağırlığında, sadece kafatası 1 ton.

Müzenin giriş salonunda 10 farklı noktadan kirişlere bağlanmış, tavandan sarkıyor. Sanki hala okyanusta yüzer gibi.

Müze inşa edilirken giriş salonundaki kubbeyi, bu iskelete göre tasarlamışlar. 

"Kubbe, bu iskelete göre yapılacak."


Balina sayesinde kendimizi okyanusta gibi hissedince mercan resiflerini de gördük. 122 metrekarelik cam zemin üzerinde, 60 cm derinliğinde özel bir alan vardı ayaklarımızın altında. 

Burada neler yok ki? 

200’den fazla mercan türü, 160 balık, 1000’den fazla salyangoz, istiridye, kabuklu deniz hayvanları, solucanlar, deniz kestaneleri ve deniz yıldızları var. Duvarlarda akvaryumlarda canlı balıklar da vardı.


Yeraltı Sırları başlıklı bölümde mineraller, kayalar ve diğer taşlar sergileniyor. 200 yıllık bu koleksiyonda yaklaşık 2000 örnek var. Farklı yapıda ve rengarenk taşlar ilgimizi çekti.  


Bundan başka Güneş Sistemi kadar eski olan bir göktaşı da burada sergileniyor. 3 milyar yıldan daha eski bir zirkonyum kristali ile "Grandpa" adı verilen 136,5 kg ağırlığında dumanlı kuvars kristali de sergide yer almış.

"Grandpa" ile tanışın, yani Büyükbaba ile...


Macaristan Kırsalından Bir Kesit

Üst katta Macaristan kırsalında bir gezintiye çıktık. Bu mamutu gözümüz bir yerden ısırdı ama daha önce hiç karşılaşmadık, nasıl ısırsın.



Macaristan ormanlarının sakinleri pür dikkat çevrelerini kolluyordu.


Müze diyor ki:

"Biyolojik çeşitliliği korumak için doğayı öğrenmek zorundayız. Burası kendini buna adamış bir kurum. Sergi, insan yaşamının bağlı olduğu yaşamın zenginliğine ve çeşitliliğine gereken saygıyı gösteriyor."



Macaristan'da Dinozorlar Çağı

Müzenin bu bölümünde zamanda kısa bir yolculuktan sonra biz en çok heyecanlandığımız bölüme geldik.
İşte, boyu neredeyse 4 metre kadar olan Hungarasaurus karşımızda!





Artık nesli tükenmiş bir timsah olan Iharkutosuchus, 2 metre uzunluğunda otçul Rhabdodontida, Hindi büyüklüğünde tüylü Pneumoraptur fodori, 6 m kanat açıklığı olan, uçan sürüngen Bakonydraco golaczi, Kretase bataklığı üzerinde ve diğerleri.

 


Müzede güzel zaman geçirdik. Eğlenceli bir oyun alanı gibiydi. Nuh'un gemisine de bindik, 175 milyon yıllık fosile de dokunduk. Buna dokunabilirsiniz demişler.



Müzede en çok çocukların düşünülmüş olmasını çok takdir ettik. Doğayı ve doğa tarihini çocuklara da öğretmek için çalışmışlar ve hala çalışıyorlar. 



Müzenin her köşesinde çocukların ilgisini çekecek oyun alanları  öğrenme masaları, etkinlik alanları vb. vardı. Çünkü çocuklar geleceğimizdir. 

"Çocuklarımızın geleceğini düşünmezsek, 

bizim de bir yarınımız olmaz."


Çok mutlu ayrıldık müzeden. 





Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.

Top Post Ad

Below Post Ad

Subscribe Us