Type Here to Get Search Results !

Kuşcenneti Milli Parkı




Mayıs ayının ilk günleri. Güneş sıcak yüzünü göstermişken yolumuz Kuşcenneti Milli Parkı’na düşürdük. Bir kez daha…

Yenileme çalışmaları nedeniyle bir süre kapalı olan milli park, geçen yıl yine mayıs ayında kapılarını konuklarına açmıştı.

Giriş ücretli elbette. Yetişkinler için 60 TL, çocuklar için 30 TL.

Burası 17.058 hektarlık alanıyla Türkiye'nin en küçük milli parkı. 




Alanı küçük olabilir ama uzaklardan uçarak gelen konukları az değil. Kuş zenginliği açısından burası uluslararası bir öneme sahip. Her yıl bahar aylarında 239 kuş türünden yaklaşık 2-3 milyon kuş buraya göç ediyor. Burada yumurtlayıp burada kuluçkaya yatıyorlar. Yavrular burada gözlerini dünyaya açıyorlar, burada beslenip büyüyorlar. Göl suları, söğüt korusu ve sazlıklardan oluşan alan beslenmeleri ve güvende olmaları için çok uygun.






Kuşcenneti Milli Parkı Tarihi

1938 yılının Nisan ayında bir silah sesiyle irkildi herkes. Çeşit çeşit binlerce kuş ürküp havalandı. Çok geçmeden kuşlar başka dallara kondu, ortalık sakinleşti. Herkes işine geri döndü. Bir kişi hariç: Alman bilim insanı Curt Kosswig.


Prof. Curt Kosswig (30 Ekim 1903 - 29 Mart 1982)



1936 yılında Almanya’daki Nazi baskısından kaçıp Türkiye’de İstanbul Üniversitesi’nde çalışmaya başlayan Curt Kosswig, zooloji ve hidrobiyoloji konularında profesördü.

Yaptığı incelemeler sonucunda bu doğal güzelliğe “Kuşcenneti” adını verdi. Korunması için uzun yıllar mücadele etti.

27 Temmuz 1959 günü Kuşcenneti milli park ilan edildi.






Yenilenen Kuşcenneti Müzesi


Bölgeyi yurt edinen yüzlerce kuş hakkında bilgilendirme panolarından başka kuşların kendisini de görebiliyoruz. Canlı değil elbette. Kimisi doldurulmuş halde, laf aramızda canlı gibiler, kimisi de maket olarak yer almış. İtiraf etmeliyim, çoğunu tanımıyorum. Bazılarının adlarını duydum ama ne seslerini tanıyorum ne de kendilerini… Neden bu güne kadar bir “Kuşlar Defteri”ne notlar almadım diye kendime kızdım. 


Diğer bir salonda büyük bir ekranda kuşları izledik. Göl üzerindeki kameralar onları çok daha yakından izleme imkanı veriyor. Hatta bir uzman bizi bilgilendirdi. Kuşları o an canlı izlemek güzel ama daha güzeli, arşivden kuşların özel anlarını izlemek oldu. Teşekkür ederiz… 








Gözetleme Kulesi

Gözetleme Kulesi’ne giderken Mustafa Kemal Atatürk büstüne selam vermeden geçmedik.



Kısa bir yürüyüşten sonra kuleye ulaştık. Ama ne yürüyüştü! Kuşların biri bir dalda ötüyor diğeri diğer dalda. Farklı kuşlar, farklı ötüşler… Yok yok, bir Kuş Defteri tutmak şart ama dijital bir defter olmalı. Sesleri de kaydetmeliyim.

Kule 17,5 m yüksekliğinde. Kuleye bir asansör eklenmiş. Merdivenleri çıkmakta zorlanabilecekler için iyi düşünülmüş bir ayrıntı.


 

En üst katta sabit dürbünler var. 1 TL ile çalışan dürbünlerden. Bu yüzden yanınızda bolca 1 TL bulundurmanızda yarar var. Kuleye çıkıp kuşları gözlemleyemeden dönmek can sıkıcı olabilir. Kuleden göl manzarası ve kuşların yaşam alanlarını rahatlıkla görmek mümkün.







Kuşcenneti’nde Çevre Sorunları

Kuşcenneti Milli Parkı, Avrupa Konseyi tarafından çok iyi korunan ve kıta ölçeğinde değer taşıyan doğal alanlara verilen "Avrupa Diploması"nın en üst kategorisi olan A sınıfı diplomayla 1976 yılında ödüllendirmiş. 1981, 1986, 1991 ve 1996 yıllarında da bu diploma yenilenmiş. Ancak son yıllarda haberler pek iyi değil. Galiba son 30 yıldır çok da iyi koruyamıyoruz.






Kuşcenneti Milli Parkı’na yılın her zamanı gelebilirsiniz. Ancak kuşların en çok çeşitlendiği dönem olan nisan, mayıs ve haziran aylarında mutlaka gelmelisiniz.

 

Biz Mayıs ayında ağaçların yeşiline boğularak, kulaklarımızda farklı kuşların ötüşleriyle çok keyifli birkaç saat geçirdik.






Eski gezimizden görüntüleri You Tube kanalımızda izleyebilirsiniz.




Yakın zamanda gezdiğimiz İğneada Subasar Ormanları Milli Parkı ile ilgili yazımızı da buradan okuyabilirsiniz. 







Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.

Top Post Ad

Below Post Ad

Subscribe Us