Adana şehir merkezinden yaklaşık 70 km uzaklıktadır.
Anavarza Kalesi'nin üzerinde yer aldığı kayalıkları, bu geniş alanda çok uzaklardan bile görebilirsiniz.
Antik kentin giriş kapısı, bugün Kozan ilçesine bağlı Dilekkaya köyünün içindedir.
Bu zafer takı, aslında üç kapılı bir giriş. Ancak, özellikle depremlerin etkisiyle günümüze sadece ikisi kalmış durumdadır.
Ortadaki kapının üzerindeki kemer, yapılan destek çalışmasıyla ayakta tutulmaya çalışılmış.
Takın altından geçer geçmez, üzeri örtülmüş bir kazı alanıyla karşılaştık.
Zafer takından içeri girince sütunlu ana cadde üzerindeydik artık. Burası dünyadaki en geniş ve en uzun antik cadde olarak biliniyor. Caddenin genişliği 34 m, uzunluğu ise -şimdilik göründüğü kadarıyla- 2700 m.
Caddeye adını veren sütunlardan bazıları. Caddenin zamanında sağlı sollu binlerce sütunla bezendiği düşünülüyor.
Cadde boyunca yürüdükçe henüz ayağa kaldırılmamış sütunları görmek münkün.
Anavarza'yı, genç gezgin arkadaşım Ergün Gözlü ve ailesiyle birlikte gezdik.
Anavarza'nın diğer önemli kalıntılarından biri de, 1500 m uzunluğunda 20 burçlu sur duvarları.. Ayrıca hamam, kilise, tiyatro, stadyum, suyolları, kaya mezarları da kalıntılar halinde var. MS 3. yüzyıla ait deniz tanrıçası Thetys mozaiği ise, köyde bir temel kazısı sırasında bulunmuş.
Roma İmparatorluğu döneminde burada yaşayan Dioskurides, İmparator Nero'nun ordusunda da görev yapmış dünyaca ünlü bir farmakolog, yani ilaçların özelliklerini ve etkilerini inceleyen bir bilim insanı. Yazdığı "De Materia Medica" isimli beş ciltlik eser, 18.yüzyıla kadar tıp fakültelerinde okutulmuş.
Yol kenarında kaktüse benzer ağaçlarda dikenli incir vardı. Hint inciri de denirmiş. İçerdiği vitaminlerle sindirim sitemini rahatlatan, stres ve yorgunluğu azaltan bu meyvenin, Bodrum sokaklarında Kaktüs inciri veya Frenk Yemişi adıyla satıldığını görmüştük.
Bu dik kayalığın üzerinde Anavarza Kalesi'ni görebiliyoruz. Kale ve surların çoğu günümüzde halen ayakta..
Bu geniş alandan çıkarılan buluntular girişteki alanlarda yerlerini bulmayı bekliyorlar.
Bazılarımızın yazı yazma yeteneği, mağaralarda yaşayan ilk insanlar gibi taşlara ve tahtalara..
Antik kentlerin ortaya çıkarılması, zaman, sabır ve en önemlisi bilgi isteyen zor işler. Üstelik ülkemizde o kadar çok antik kent var ki, ben hangi birini gezeceğimi şaşırıyorum. Bu antik kentlerin gün yüzüne çıkarılması için bütün arkeologların çalışması, hiç birinin boş kalmaması gerekiyor. Hepsine gerekli bütçenin ayrılması gerek. Hatta belki kısa sürede gün yüzüne çıkabilecek olanlara öncelik verip kültür turizmine sunulması ülke yararına olacaktır.
Çünkü turizm sadece deniz-kum-güneş üçlüsünden ibaret değil.
İnşallah, bir gün olur!..