%20(2).jpg)
Samanlı Dağları’nın yamaçlarında, kaplıca buharının orman kokusuyla karıştığı Termal ilçesinde Atatürk’ün mirasını adım adım takip ettik. Ahşap Atatürk Köşkü’nden yüz yıllık arboretuma uzanan bu yolculuk, hem doğanın huzurunu hem de Cumhuriyet’in erken dönem vizyonunu bir arada hissettiren benzersiz bir deneyimdi.
Termal ilçesi, Yalova il merkezine yaklaşık 12 km uzaklıkta. Samanlı Dağları'nın yamaçlarında Termal Kaplıcaları'ndaydık. Gece yağmur yağdıktan sonra, bulutlu ama güzel bir hava vardı.
Bu muhteşem doğanın içinde bir de ılıca olunca elbette tarih boyunca insanlar buradan yararlanmışlar. Cumhuriyet'in ilanından sonra Atatürk de buranın değerini anlamış, gereken önemi vermişti.
Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk'ün kaplıcalarla tanışması Cumhuriyet'in ilanından önce, hemen Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda olmuştu.
1918 yılında böbreklerinden rahatsız olduğunda Viyana'da tedavi olmuş, doktoru ona Karlsbad'da kaplıca tedavisi önermişti. Bir ay kadar tedavi görmüş, ülkesinin içinde bulunduğu zor koşullar nedeniyle tedavisini yarım bırakıp yurduna dönmüştü.
Termal suların insan sağlığına yararlarını iyi biliyordu. Yıllar sonra, 1929 yılında Yalova'ya geldiğinde buranın bir "Su Şehri" olması için çalışmalara başladı. Hastaların uzun süre kalıp dinlenebileceği ve tedavi olabileceği bir sağlık merkezi oluşturmak istedi. Bu amaçla "Yalova Termal Oteli" 22 Ocak 1938 günü açıldığında ilk konuğu da kendi oldu.
Bölge günümüzde tam bir sağlık merkezi durumunda. Kaplıcaların ve hamamların çevresindeki yollarda yürüdük, derenin şırıltısını dinledik ve Çınar Kafe'de salep içtik. Hava soğuk değildi ama galiba yavaş yavaş kış moduna geçiyorduk.
Atatürk Köşkü
Köşk 1930 yılının Haziran ayında tamamlandı. İki katlı ahşap köşkü gezmek için gişeden biletlerimizi aldık. Yetişkin 10 TL, öğrenci 5 TL, 65 yaş üzeri vatandaşlarımız için ücretsiz.
Köşkün önünde Atatürk'ün bir büstü vardı. Önünde "Medeniyet şahikasının merdiveni sanattır" yazıyordu.
Bir rehber bizi davet edince birkaç basamaklı merdivenden çıktık, ayakkabılarımıza galoş geçirdik ve içeri girdik. Heyecan verici elbette. Yaklaşık yüz yıl önce Mustafa Kemal Atatürk'ün, devleti kurtaran ve kuran diğer önemli isimlerin içeri girdiği kapıdan biz de girdik. Üstelik burada önemli yabancı konukların da ağırlandığını öğrendik; İran Şahı Rıza Pehlevi ve İngiltere Kralı VIII. Edward gibi...
Şeref Salonu'ndaki çini vazoların boyu belki de bir metreden fazlaydı. Muhteşem görünüyorlardı. Şeref Salonu'nun solunda yemek ve toplantı salonu vardı. Birazdan uzun masanın sandalyelerine gelip oturcaklarmış gibi hazırdı her şey.
Önemli konularla ilgili çalışmalar ve tartışmalar burada yapılmış. Örneğin Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın kurulması, ayrıca Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu'nun kurulmaları burada konuşulmuş ve sonuca ulaştırılmış. "Kur'an-ı Kerim"in Türkçeleştirilmesi de burada tartışılan ve sonuçlandırılan konulardan biri.
Üst katta Atatürk'e ait odalara da şöyle bir göz atma fırsatı bulduk. Çalışma odası, yatak odası... Eşyalar dönemin eşyaları. Günümüze kadar korunmuş.
"Müsaade eder misiniz?" diyen bir ses duyunca irkildik, meğer rehberimizmiş.
Köşk, "Yürüyen Köşk"e göre biraz daha büyük; iki katlı ve on bir oda var.
Kısa turun sonunda rehberimize teşekkür edip ayrıldık. Köşk içinde fotoğraf çekilmesine izin verilmediği için fotoğraf paylaşamıyoruz. Zaten fotoğrafla bu heyecanı yaşamak mümkün değil, gelip görmeniz gerekir.
Köşkün karşısında bir de Yaver Köşkü var ama gezme fırsatımız olamadı, çünkü tadilat vardı. Ancak hemen karşısında Tarihi Sinema, günümüzde bir kafe, orada Türk kahvelerimizi yudumladık.
Atatürk Arboretumu
Sağlık için şifalı sulardan yararlanmak dışında, doğanın içinde zaman geçirmek de insan sağlığına iyi gelir. Sadece otel yapıp burayı bir sağlık merkezi haline getirmek yetmezdi, güzelleştirmek de gerekiyordu.
Atatürk'ün girişimiyle bölgeye Türkiye'nin ilk arboretumu oluşturulmuş.
Dünyanın çeşitli yerlerinden getirilen çok sayıda ağaç ve bitki burada büyütülmüş. Her ağaçta küçük levhalardaki bilgilerden o ağaçla ilgili bilgileri okuyabiliyoruz.
Canlı ağaç müzesi de diyebileceğimiz bu arboretum, günümüzde yüz yaşına yaklaşıyor. Daha yüzyıllarca Cumhuriyetimizin çok önemli bir anıtı olarak Atatürk adıyla beraber yaşatılması gerekir ve yaşatılmalıdır.
Kasım ayındaydık. Ağaçların yaprakları sararmış, doğa sonbaharın renkleriyle boyanmıştı. Bir de ilkbaharın renkleriyle görme dileğiyle ayrıldık Termal'den.
Kaynaklar:
- Tarih Öncesinden Günümüze Tarihi ve Çevresiyle Yalova Termal Kaplıcaları, T.C. Sağlık Bakanlığı,
- Yalova Benim Kentim, Yalova Belediyesi Kültür Yayını, Mayıs 2015
- Kaplıcalardan Termal Otellere, Yalova Termal, Aysel Kaya, Sinop Üniversitesi, 2023
- Yalova: Atatürk's Laboratory of Urban Development and Republican Architecture, Halil Ersin Avcı, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, 2023
- Atatürk Evleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2007





.png)

