Type Here to Get Search Results !

Slovenya'da Bir de Bohinj Gölü Var




Bled Gölü'nden sonra araçla yarım saat mesafede Bohinj Gölü kıyısındayız. Yine Triglav Ulusal Parkı sınırları içindeyiz. Bohinj de tıpkı Bled gibi buzul bir göldür. 

Derler ki, Tanrı Bohinj'i kendi için yaratmış, sonra insanlara bırakmış.



Zlatorog Efsanesi

Bir zamanlar bu doğal güzelliği, buradaki dağları ve ormanları çok seven Jakop adında kibar bir genç yaşarmış. Bir gün dağlarda avlanırken altın boynuzlu beyaz bir geyik görmüş. Elinde tüfekle günlerce peşinden koşmuş. Tam ona yaklaşmış, nişan almış, onu vurmak üzereyken bir ses duymuş.

"Ateş etme! Ben dağların koruyucusu Zlatorog'um. Beni vurursan, kendine ve köyüne lanet etmiş olursun."

Jakop ateş etmemiş. Ama Zlatorog'u da bir daha gören olmamış. Zlatorog, umudun, güzelliğin ve doğanın gücünün sembolü olmuş.

Dağların koruyucusu Zlatorog'un heykeli göl kenarında.




Hemen yanında Sava Bohinjka nehri üzerindeki köprü ve biraz ötesinde Janeza Krstnika kilisesi, Bohinj denince akla en çok gelen fotoğraf için yıllardır poz veriyorlar. Taş köprünün yerinde eskiden ahşap bir köprü varmış. 1926 yılında bu köprü yapılmış.



Sava Bohinjka nehrinin de ilginç bir efsanesi var.


Göldeki Deniz Adamı ve Balıkçı

Bir zamanlar burada yaşayan yoksul bir balıkçı varmış. Gölde balık avladığı basit bir sepeti varmış. Sabah göle bıraktığı sepetini, akşam içinde balıklarla çıkarırmış. Ama bir günden sonra sepeti boş çıkmaya başlamış. Ne yaptı ne ettiyse tek bir balık bile yakalayamamış. Herkes çaresizmiş. Bir gün balıkçı  "Gölde yaşayan bir canavar var, bütün balıkları kendine saklıyor" demiş. Köylüler ona inanmamış.


Balıkçı büyük bir kazma almış eline, gölde suyu boşaltmak için bir hendek kazmaya başlamış. Köylüler balıkçının delirdiğini düşünmeye başlamışlar. Ama balıkçı haklıymış, çünkü gölde Jezernik adında, çirkin ve aç gözlü bir deniz adamı yaşıyormuş. Göldeki bütün balıkları kendine saklamış.

Balıkçı hendeği kazdıkça deniz adamı korkmuş, çünkü sular çekilmeye başlamış. Jezernik'in karada yaşaması mümkün değil, sonunda çaresiz balıkçının karşısına çıkmış.

"O hendeği kazmayı bırak!"

Balıkçı dev gibi deniz adamını görünce korkmuş elbette, ama geri adım atmamış.

"Balıklarımızı alan sen misin?"
"Burası benim gölüm, balıklar da benim."
"Peki biz açlıktan ölelim mi?" diye bağırmış balıkçı ve hendeği kazmaya devam etmiş.

Jezernik bakmış balıkçı kararlı, onunla anlaşmak zorunda kalmış. Ona özel bir sepet vermiş, onunla herkese yetecek kadar balık yakalayabilecekmiş.

Zaman sonra balıkçı ölmüş. Köylüler Jezernik'in onu gölün dibine götürdüğünü söylerler.

Jezernik, balıkçının ölümünden sonra da sözünü tutmaya devam etmiş, çünkü başka biri hendeği kazmaya devam eder diye korkmuş.

O gün bu gündür Sava Bohinjka nehri akmaya devam ediyormuş.


Triglav Ulusal Parkı

Jülyen Alpleri'nde Slovenya'nın tek milli parkı Triglav Ulusal Parkı, 1981 yılında kurulmuş. Milli park adını, aynı zamanda Slovenya'nın en yüksek dağı olan 2.864 metre yüksekliğindeki Triglav Dağı'ndan almış.

İşte şu anıtın hemen arkasındaki yüksek dağ.



Dört Cesur Adam

Bu anıt bize dört cesur adamın öyküsünü anlatıyor. Anıtta Triglav'ı işaret ediyorlar. Çünkü, 1778'de zorlu bir tırmanıştan sonra Triglav Dağı'na çıkan yolu işaretlemeyi başarmışlar. Günümüze göre çok basit malzemelerle dağı keşfeden bu dört cesur adamın anıtını, biraz ötedeki Zlatorog anıtını da yapan heykeltıraş Stojan Batič yapmış. Anıt, dağın keşfinden tam 200 yıl sonra 1978 yılında açılmış.


Alp Dağlarının İtalya'dan Slovenya'ya kadar uzanan sıradağlarına Jülyen Alpleri denir. Bunun nedeni MÖ 35 yılında Roma İmparatoru Julius Sezar'ın bölgeyi fethetmek için 25 bin kişilik bir orduyla yaptığı seferdir. Sefer başarılı olmuş, Roma Avrupa'da önemli bir güç olmaya başlamıştır.




Triglav Ulusal Parkı içinde, Bohinj ve Bled göllerinden başka Savica Şelalesi, Nadiža Kaynağı, Soča Kaynağı, Martuljek Şelalesi, Peričnik Şelalesi ve Radovna Vadisi gibi pek çok doğal güzellik yer alıyor.

Doğaya son derece saygılılar. "Sadece ziyaretçi olduğunuzu unutmayın" diyorlar. Bu nedenle büyüleyici ormanların, göllerin, nehirlerin ve derin vadilerin olduğu muhteşem doğayı koruyorlar. Belli alanlar dışında ateş yakmak zaten yasak. Ormanın içinde motosiklet kullanmak yasak. Belirlenen rotalar dışında bisiklet bile yasak. Yine belirlenen alanlar dışında çadırda kurmak yasak. 

"Madem burası bize Tanrı'dan emanet" diye düşünmüş olmalılar, "ona gözümüz gibi bakmalıyız."


Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.

Top Post Ad

Below Post Ad

Subscribe Us