Type Here to Get Search Results !

"In Bruges" Filmin İçinde Gibi


Brüj'de Grand-Place denen büyük meydanın ortasında Pieter de Coninck ile Jan Breydel'in anıtının önündeydik. Anıt 1887 yılında buraya konmuş. Biri dokumacı, diğeri kasap olan bu iki adam, 1302 yılında Fransa Kralı Yakışıklı Louis'e karşı yapılan ayaklanmaya öncülük etmişler. Belçika'nın ulusal kahramanlarından. 

Brüj'de hareketli bir gün. Günlerden cuma ama bizim gibi gezginler doldurmuş meydanı. Anıtın önünde bir grubun çaldığı müziği dinledik, alkışladık. 


Tam arkamda Brüj'ün ünlü Çan Kulesi var. 2008 yılında çekilen "In Bruges" adlı filmin içinde gibiyim. Sanki her an Ray ve Ken yanımdan geçeceklermiş gibi. Filmin ilk sahnelerinde işledikleri bir cinayetten kaçıp Brüj'e gelen iki arkadaş burada saklanır. Ken, bizim gibi gezgin ruhlu biri, Brüj'ü keşfetmeye çalışır. Onunla birlikte biz de gezeriz Brüj sokaklarında. Ray'in derdi başka. Vicdanı hiç rahat değil. 



Bu cinayeti Harry için işlemişlerdir. Ondan haber beklerken Brüj'ü gezerler. Filmi izledikten sonra Brüj'ü gezilecek kentler listeme yazmıştım.  (Bu liste çook uzun, hepsini gezecek kadar çok zamanımız olur mu bilmiyoruz.)




Çan Kulesi 83 metre yüksekliğinde. 366 basamaklı. Orta çağdan kalma bir çan kulesi. Filmin ilk sahnelerinde Ken kuleye çıkar, kuleye çıkmak istemediği için meydanda onu bekleyen Ray'i görünce, parmaklarını bir silah gibi ona doğrultur, arkadaşını vuracakmış gibi yapar. Filmin son sahnelerinde de bu Çan Kulesi özellikle Ken için zor bir karar vereceği bir yer olacaktır.

Çan Kulesi girişinin önünde (galiba tam da Ken'in düştüğü yerde) bir büfeden patates kızartması satın aldık. Belçikalılar patates kızartması konusunda çok iddialılar. "Patates kızartmasını bizden yemelisiniz" derler. Biz de çok severiz. Hemen sıraya girdik.



DW'nin, Belçikalıların patates kızartmasının sırlarını anlattığı bir haber videosu var. Onu da izledikten sonra elbette Belçika'da her fırsatta patates kızartması yedik.





Çan Kulesi'nin yanında Wollestraat sokağında yürüdük. Nepomucenus Köprüsü üzerinde bu manzarayı fotoğrafladık. Burada görünen kule, Onze-Lieve-Vrouwekerk Kilisesi'nin kulesi. Filmde Harry'nin Ray'i kovaladığı sahnede bu köprüyü ve kuleyi görüyoruz. 




Biz kanalın diğer yönüne doğru yürüdük.  Huidenvettersplein'e doğru gittik. Kanalda teknelerin biri gidiyor, diğeri dönüyordu.



Harry ile Ray arasındaki kovalamaca Huidenvettersplein adlı küçük meydanda da devam eder. Burası restoran ve barların olduğu küçük ama güzel bir meydan. Meydanın ortasında bir sütun üzerinde bir anıt var.

Balık pazarını da filmde görmüştük. Kovalamaca gece olduğu için pazar alanı boştu. Adı Balık Pazarı ama hediyelik eşya satan tezgahlar da vardı. 

Blinde-Ezelbrug köprüsünün altından tur tekneleri geçiyordu. Burada kendimizi fotoğrafladık. 
  
De Burg adlı halk meydanına geçtik. Burada 1376 yılından kalma belediye binasından başka tarihi yapılar da var. 



Karşımızdaki ağaçların arasında bronz bir heykel dikkatimizi çekti: De Verliefden, yani Sevgililer... Bir kadın ve bir erkekten oluşan bu heykelin kaidesinde de farklı dillerde aşk sözcüğü yazılmış.



Madem Belçika'daydık, patates kızartmasından başka waffle da yemeliydik. Çeşitleri var, nasıl bir şey alsak diye düşünürken çubukta waffle gördük. Çubukta waffle aldık.

Steenstraat caddesinden yürürken faytonlar gelip geçti yanımızdan. Yine küçük bir meydana vardık. Ağaçların arasında Simon Stevin Anıtı ile karşılaştık. 



Simon Stevin Brüj doğumlu. Matematik ve mühendislik konularında önemli çalışmaları olan, bilimin geliştirilmesinde ve pratik uygulamalardaki çalışmalarıyla tanındı.

Ondalık kesirleri ilk kez kullanan matematikçi olarak ünlü. 

20.yüzyılın ortalarına dek bu ünü sürdü. Ancak yapılan araştırmalar, orta çağ İslam alimi El Uklidisi'nin 952 yılında bir kitapta kesirleri tanıttığı ortaya çıktı. 

Mariastraat caddesinde, daha önce uzaktan kulesini gördüğümüz Onze-Lieve-Vrouwekerk Kilisesi'nin yanından geçtik. Yüksek kulesinin altında bir müzisyen kemanını çalıyordu. 


Eskiden arabaları atların çektiği dönemlerden kalma bir çeşmenin yanındaydık. Burası Brüj'de turlayan turistik faytonların durağı. Çeşme bir at başı ile süslüydü (Horse Head Drinking Foutain).  





Begijnhofbrug adlı köprüden geçtik. Suda kuğular yüzüyordu. Begijnhof adlı bir manastırın bahçesine geçtik. Manastır 1245 yılında yapılmış. Rahibelerin kaldığı ve inançlı kadınların sığındığı bir yermiş. 






Minnewater Kalesi olarak da bilinen Castillo de La Faille, suyun kenarında ve çevresinde yeşil doğayla çok güzel görünüyordu. Tarihi bina restoran olarak da kullanılıyor. Doğanın içinde bize poz verir gibiydi.



Biraz ileride Minnewaterburg adlı köprünün hemen yanında Poertoren adlı kule var. Orta çağdan günümüze kalan kule bir dönem barut kulesi olarak kullanılmış. Köprünün bir adı da Aşıklar köprüsü çiçeklerle süslenmiş.



Ayrılmadan önce Minnewaterburg üzerinden Brüj'e son bakışımız. 



"In Bruges" filmini çok sevdiğimi söyleyemem. Ama filmin çekildiği Brüj'ü sevdik. Orta çağdan kalan tarihi yapılarını korumayı başarmışlar. 





Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.

Top Post Ad

Below Post Ad

Subscribe Us