Balıkesir Garı'ndaydık. Ege Ekspresi'ni bekliyorduk.
Çok güzel bir gar binası var Balıkesir'in. 1912 yılında tamamlanmış. Balıkesir'in merkezinde bir anıt gibi hem dimdik ayakta hem de hizmet vermeye devam ediyor. Bilet gişesi, bekleme salonu yüzyıllık anılarla dolu.
İlk gezi durağımız : Balıkesir Garı ve Kütahya'ya Tren Yolculuğu
Keyifli bir yolculuktan sonra Kütahya'ya ulaştık. Gar binası hiç ilgimizi çekmedi. Nerede Balıkesir'deki bina, nerede bu?
Keşke sonradan yapılan gar binalarının da bir mimari tarzı olsaymış.
Neyse, Kütahya'daydık artık...
Kütahya Garı'ndan Vazo'ya ağaçlı güzel bir caddeden yürüyebilirdik. Ancak sadece 24 saatimiz varken zaman kaybetmemek için gardan bir taksi ile otelimize ulaştık.
Daha doğrusu ulaştığımızı sandık. Doğru adreste olmamıza karşın, "Size diğer otelimizde yer ayırdık" dediler. Tuhaf bir davranış biçimi! Neden buna gerek duydular anlamadık. Neyse... Canımızı sıkmadık. Diğer otele 500 metre kadar yürüdük.
Yoğun bir trafik dikkatimizi çekti hemen. Yayalar da, araçlar da ışıklara pek önem vermiyor gibiydi. Balıkesir'den Kütahya'ya gelirken hava parçalı bulutlu ve ara ara yağmurluydu. Laleli Camisi üzerinde bir gökkuşağını fotoğraflama şansını kaçırmadık.
Akşam saatlerinde Kütahya'ya ulaşınca elbette acıkmıştık. Kütahya'nın yöresel lezzetlerini tadına bakmak için bu lezzetleri sunan bir restoran bulduk.
Oteldeki davranış biçiminin aksine ilgili ve güler yüzlü personel sayesinde nefis yemeklerin tadına baktık. Tirit ve Sini Mantısı'nı burada yedik. Nefis!
Çalışanlara da, aşçıya da çok teşekkür ederiz.
Kütahya'nın lezzetleri de gezimizin bir parçası, hatta en güzel parçası. Kütahya'nın Yöresel Lezzetleri ile ilgili yazımızı buradan okuyabilirsiniz.
Özel yazı : Kütahya'nın Yöresel Lezzetleri
Vazo'daydık. Burası valilik binasının önündeki meydan. Ama Kütahyalılar buraya meydan demek yerine Vazo demeyi uygun görmüşler. Meydan adını, meydanın ortasındaki çiniden yapılmış bir vazodan alıyor. Bir köşesinde valilik binası var, önünde bir Atatürk anıtı. Bir köşesinde Kütahya yazısı ve Sevgi Yolu.
Gece güzelce dinlendik ve sabah erkenden Kütahya'daki gezi duraklarımıza doğru yola koyulduk. Ulu Cami'ye ulaştık.
1401 yılında yapımı tamamlanmış. Bir adı da Yıldırım Bayezit Camisi, çünkü onun zamanında yapılmış. uzun yıllar sonra Mimar Sinan'ın da eli değmiş ve camiyi onarmış
İkinci gezi durağımız : Kütahya Ulu Cami
Öyleyse Ulu Cami'nin hemen arkasındaki Çini Müzesi görmeliydik.
Üçüncü gezi durağımız : Çini Müzesi
Çini Müzesi'ne yaklaşık 250 metre mesafede Lajos Kossuth ile tanışmaya gittik. Macaristan'ın bağımsızlığı için mücadele etmiş Lajos Kossuth'un yolu 1850 yılında Kütahya'ya düşmüş. Kütahya'da kaldığı ev bugün bir müze.
Dördüncü gezi durağımız : Macar Evi (Kossuth Müzesi)
Kütahya, Mevleviliğin önemli merkezlerinden biri. O dönemlerde semahane olarak kullanılan bu tarihi yapı, tekke ve zaviyelerin kapatılması ile 1959 yılında yenilenmiş ve cami olarak kullanılmaya başlanmış. Farklı bir yapısı var.
Beşinci gezi durağımız : Dönenler Camisi
Hepsi birbirine yakın, yürüme mesafesindeki gezi duraklarıydı.
Dönenler Camisi'nin karşısında Çinili Çeşme dikkatimizi çekti. Biraz çevre düzenlemesiyle çok daha iyi görünecektir.
Bir taksiyle Kütahya Kalesi'ne çıktık. Yürüyerek de çıkılabilir ama zaman kaybetmemeliydik.
Altıncı gezi durağımız : Kütahya Kalesi
Kalede yer alan Döner Gazino'da Sıkıcık Çorbası içtik. Lezzetliydi.
Manzaranın tadına doyamadan ayrılmak zorunda kaldık. Germiyan Sokağı'na indik. Burada güzel bir konakta Türk kahvesi içip biraz dinlendik. İçerisi eski konakların yapısına uygun şekilde döşenmişti.
Germiyan Sokağı'ndaki gezi duraklarımızdan biri Kent Tarihi Müzesi olacaktı. Kapısını çaldık ama açan olmadı. Müze, tarihi konaklardan birindeydi. Bu nedenle kapısını çalmak ve içeriden birilerinin açmasını beklemek gerekiyordu. Sadece pazartesi günleri kapalı olan müzenin kapısını nedense açan olmadı.
Biz de hemen yanındaki bir başka konağın kapısını çaldık ve Sıtkı Olçar ile tanıştık.
Yedinci gezi durağımız : Sıtkı Olçar Müzesi
Sıtkı Olçar, sağlığında "Yaşayan İnsan Hazinesi" ödülü kazanmış önemli bir sanatçı.
24 saatlik Kütahya gezimizin yavaş yavaş sonuna yaklaşırken bir yöresel lezzetin daha peşine düştük; Yaren.
Yine Vazo'daydık, fotoğraf çektik. Kütahyalılar dermiş ki,
"Gerçek Kütahlı'nın Vazo'da fotoğrafı yoktur."
Bizim var, Kütahyalı değiliz.
Kurtuluş Savaşımızın kahramanlarından ve Atatürk'ün silah arkadaşlarından, Kütahya doğumlu Orgeneral Asım Gündüz unutulmamış, anısını yaşatmak için heykelini Vazo'ya koymuşlar.
Sekizinci gezi durağımız : Kütahya Saat Kulesi
Yine Sevgi Yolu'na ulaştık ve yaren yiyebileceğimiz bir mekan bulduk. İçinde ketçap olmasını çok beğenmesek de Yaren güzel bir atıştırmalık. Bir daha yer miyiz? Evet, yeriz.
Kütahya'da 24 saat çabuk geçti. Arkeoloji Müzesi'ne, Kervansaray denen Çiniciler Çarşısı'na ve diğer tarihi camilerine gidemedik. Demek ki Kütahya'yi gezmek için 24 saat yeterli değilmiş.
Defterimizde Kütahya başlığı açıldı bir kere. Eksiklerimizi tamamlayacağız elbette. Sini mantısı ve yaren için bile tekrar geliriz.