Cumhuriyetin 100.Yılında 3 Günde Ankara

 

Bern'in ünlü saat kulesinden gözlerimizi yavaş yavaş ayırmaya başlayınca fark ediyoruz. Her yer bayraklarla süslenmiş. 

Bugün 1 Ağustos ve İsviçre'nin Ulusal Günü. 

Albert Einstein 1908 ve 1909 yıllarında başında İsviçre'de patent memuru olarak çalışmıştı. Bu saat kulesinin karşısında çok zaman geçirdiği söylenir. Zaten yaşadığı eve çok yakın. O yıllarda ışığın doğası ile zaman, uzay ve zamanın ilişkisini düşündükçe düşünüyordu. 

Kramgasse adlı caddenin üzerindeyiz. Bu cadde üzerinde Einstein'ın yaşadığı evi arıyoruz. Günümüzde müze olarak ziyaretçilere açık. 

İşte Einstein! Bir mağazanın vitrininde konuklarını karşılıyor sanki. Bir saat mağazası... Başka ne mağazası olabilirdi ki?

Hemen yanındaki dar merdivenlerden çıkıyoruz. Kapı açık. Einstein her açtığında Mileva'yı karşısında gördüğü kapı.

Mileva Marić için zor bir dönemdir Albert Einstein ile evli olmak. Bilim insanı olmak için çok çalışmış bir kadındır. Ancak anne olunca bu hedefinden gittikçe uzaklaşmış, bu yüzden de hırçınlaşmıştır.

Müzenin bir katı burada yaşadıkları gibi, eşyalarla döşenmiş. Koltuk o kadar eski ki oturulacak gibi değil. Zaten oturmayın diye uyarmışlar. Duvarlarda fotoğraflar... 

"Bu ev çok küçük değil mi?" diye sordu kızım. Henüz on yaşında. "Einstein'ın evi daha büyüktür diye düşünmüştüm."

Ev küçük, zaten bir apartman dairesindeyiz. Çünkü Albert Einstein da olsanız, dünyanın en önemli bilim insanlarından biri de olsanız, para kazanmak zorundasınız. Bir aileyseniz, iki küçük çocuğunuz varsa, onların karnını doyurabilmek için para kazanmak zorundasınız. 

Başımızı pencereden uzatıp caddeye baktığımızda saat kulesini görebiliyoruz. Saat kulesinin sesini evinden de duyabiliyormuş. 

İkinci katın girişinde Albert Einstein'ın büstü karşılıyor bizi. 

Kullandığı eşyalar, kitaplar, makaleler... Bir duvarda ise yaşamı ile ilgili uzun bir bilgilendirme var. 

Bilim dünyasında çok önemli bir yeri olan özel bir insanın evini ziyaret ettik. Merakla gelmiştik, heyecanlandık.