Type Here to Get Search Results !

Bir Film ile Ünlü Olan Köy Giethorn



1958 yapımı bir film "Fanfare".


Bert Haanstra'nın yönettiği filmde olaylar bir orkestranın iki üyesi arasında gelişiyor. Ben çaldım, sen çalamadın derken tartışma büyüyor ve orkestra üyeleri de bölünüyor. 


"Fanfare"nin kelime anlamı tantana. Film boyunca tantana eksik olmuyor. Bu güldürü filmiyle Giethorn ünlü olmuş. 


Ünlü olacak nesi var ki bu köyün?


Ayağınızı yerden kesecek bisikletler var, araba yok. 
Su yolları var, sokaklar yok. Teknelerle de gezebilirsiniz. Burada yaşayanlar gidecekleri yere tekneyle gidiyorlar. 

Eşya mı taşıyacaklar, tekneyle taşıyorlar. İneklerini meraya mı götürecekler, tekneyle götürüyorlar. İneğin sütü mü sağılacak, inek hanımefendi süt sağım merkezine tekneyle götürülüyor. Cenaze mi var, rahmetli edebi istirahatgâhına tekneyle götürülüyor.



Buraya Giethorn denmesinin nedeni 13.yüzyılda buraya gelen çiftçiler, bataklık alanı bir yaşam alanı haline getirmek için çalışırken keçi boynuzları buldular.  Buraya gelenler o kadar çok keçi boynuzu ile karşılaşmışlar ki, buraya aynı anlama gelen Giethorn demişler.

1170 yılında bölgede büyük bir tufan yaşanmış. Kuzey Denizi'nden gelen bir fırtına büyük dalgalara neden olmuş, şiddetli yağışla birlikte köylerin yıkılmasına ve binlerce insanın yaşamını kaybetmesine neden olmuştu. Bu tarihten sonra Hollandalılar gelecekte benzer afetlerden korunmak için ne yapabileceklerini düşünmeye başlamışlar. Bentler inşa edip taşkınlardan korunmaya çalışmışlar . 1421 yılında St.Elizabeth Tufanı'nı yaşadıktan sonra 1953 yılında da Kuzey Denizis eliyle boğuşmak zorunda kalmışlar. Hollandalıların Kuzey Denizi'nin acımasız dalgalarına karşı günümüzde hala ülkelerini savunmak için çalışmaya devam ediyorlar.



Giethorn'un dar yollarında bisikletle turlamak da mümkün, su yollarında tekneyle gezmek de. Yağmurlu bir günde Giethorn'da yaptığımız tekne turundan kısa bir videoyu izleyebilirsiniz.




Tekne turundan sonra filmin çekildiği binada hem sıcak bir şeyler içiyoruz, hem de yağmurdan kaçıyoruz. Her köşede filmden izler var. Afişler ve fotoğraflardan başka, filmde kullanılan eşyaları da görmek mümkün. Gelmeden önce filmi izlediğimiz için tanıdık geliyor. Kafenin içi çok renkli.






Filmin Türkçesi yok, Türkçe altyazı seçeneği de yok. Felemenkeçe izledik, İngilizce altyazıyla. Mutlaka bir şeyleri kaçırmışızdır, ama bu film bir güldürü. Anlamakta zorlanmadık. Giethorn'a gitmeden önce izlemelisiniz. İşte linki!




Sadece kafenin önü değil hemen her evin bahçesi çiçeklerle dolu. 





Giethorn, yağmurlu bir günde de çok güzel.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.

Top Post Ad

Below Post Ad

Subscribe Us