Type Here to Get Search Results !

Pilatus Dağı'na Çıktık



Luzern'de Kriens adı verilen bir semtteyiz. Ejderhanın bir gözü bana bakıyor, ben de ona bakıyorum. Diğer gözü Pilatus Dağı'nda. Efsaneye göre bir zamanlar Pilatus Dağı'nda yaşayan ve halka korkular salan korkunç bir ejderha varmış.  Ancak günün birinde Winkelried adlı cesur bir adam ejderhayı öldürmeyi başarmış ve dağdaki bir mağaraya onu gömmüş. Derler ki, ejderhanın hayaleti hala...


Sıra bize geliyor. Kabinler dört kişilik. Üçümüz biniyoruz. 
Teleferik Pilatus Dağı'na yol alırken bulutlara yavaş yavaş yaklaşıyoruz. Manzara bulutlarla bile muhteşem. Güzel bir mahallenin üzerinde ilerliyoruz. Burada yaşayanların her gün manzarası bu. Gittikçe uzaklaştığımız Luzern Gölü'ne bakıyorum. Nefes kesici!


Bir düşünceye göre Pilatus Dağı adını yaklaşık MS 26-37 yılları arasında Roma İmparatorluğu'nda Tiberius emrinde bir vali olan Pontius Pilatus'tan almaktadır. Kimdir Pontius Pilatus? 
Hz.İsa'nın yargılanmasına başkanlık eden ve sonucunda çarmıha gerilmesini emreden kişidir. Ancak Hıristiyanlar, Hz. İsa'nın idam edilmesinde isteksiz olduğunu düşündükleri için ona aziz olarak saygı duymaktadır. Pilatus'un mezarı bu dağda olduğu için dağa da onun adı verilmiş derler. Başka efsaneler de var, ama dilimiz tutulmuş şekilde manzarayı izliyoruz.


Zirveye ulaşmadan önce Frakmüntegg adlı durak var. Orayı da geçip 2132 m yükseklikteki zirveye ulaşıyoruz. Teleferikle yolculuğumuz yaklaşık 30 dakika sürüyor. Çok keyifli bir 30 dakika. Binadan çıktığımız anda karşımızdaki manzara nefesimizi kesiyor. İtiraf edeyim, bunda kuvvetli rüzgarın da etkisi var.



Zirveye ulaşabilmemiz için yaya olarak tırmanmamız gerekiyor. Biz niyetliyiz, ama rüzgar izin vermiyor. Manzaramızdaki bulutlar da ulaşınca yağmur başlıyor. Kuvvetli rüzgar ve yağmur keyfimizi kaçırıyor. İçeriye sığınıyoruz.  

Buradan aşağıya yürüyüş rotaları da var. Her adımda manzaranın tadına tat katacak rotalar. Özeniyoruz.

İniş için bir seçenek de tren. Dünyanın en dik treni olarak ünlü. Bazı yerlerde 48 derecelik bir eğime sahip. Bu dişli tren yolu 1889 yılında hizmete açılmış. Ve o günden bu güne aynı özenle yolcularını taşımaya devam ediyor.

Kayalara oyulmuş seyir teraslarında manzara arıyoruz. Bulutlar izin vermiyor. 


Kriens'de ejderhaya çok mu ters baktım, beni yanlış mı anladı acaba, pek emin değilim. Yağmur dinmek bilmiyor, kuvvetli rüzgar insanı uçuracak gibi.

Ayaklarımızı sürte sürte aşağıya inmeye hazırlanıyoruz. Modernize edilmiş vagonlarla ve bu sefer daha kalabalık bir grupla aşağıya iniyoruz. 



Pilatus Dağı'na dağın kuzey yamacından teleferikle çıkmıştık. Yaklaşık güneydoğu yamacından Alpnachstadt'a indik. 





Yağmur bulutları doyumsuz bir manzara için bize izin vermemiş olsa da, bizim için her saniyesi heyecan dolu bir yolculuktu. Ağustos ayında böyle bir havaya denk gelmek şans. Bu hali de ayrı güzel diyerek ayrılıyoruz Luzern'den.



Geriye kaydettiğimiz görüntülerimiz kalıyor.





Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.

Top Post Ad

Below Post Ad

Subscribe Us