Ankara Garı önündeyiz. Sanki bir yere gidecekmişiz gibi içeri girdik. Bilet alanlar, bekleyenler, kavuşanlar ve ayrılanlar... Aralarından geçtik.
1892 yılında yapılan bu taş bina, içinde iki büyük tarihi barındırıyor.
BU KADAR ÖNEMLİ ve ÇOK GÜZEL BİR YAPININ GİRİŞİ BÖYLE Mİ OLMALI ACABA?
BELKİ DE MİMARİ ZEKASI OLAN BİRİLERİ, DIŞARIDAN GÖRÜNÜŞÜ CAN ÇEKİŞEN TARİHİ BİNAYI KURTARABİLİR.
Binaın giriş katı Demiryolları Müzesi olarak düzenlenmiş. Çok büyük bir alana sahip olmasa da içine lokomotifleri, vagonları, zilleri, levhaları vb pek çok şeyi sığdırmış. Lokomotif ve vagon derken elbette asıllarını değil, maketlerini. Maketler çok başarılı.
1856 yılından günümüze dek pek çok belge, madalya ve demiryollarında kullanılan eşyaları görme şansımız oldu.
Demiryollarında kullanılan haberleşme araçlarından bazıları.
Kullanılan bazı levhalar.
Merdivenlerden üst kata çıktık. Burada çok daha büyük bir tarih vardı. Demiryollarından daha sağlam...
19 Mayıs 1919 günü Samsun'a ayak basarak Kurtuluş Savaşımızı başlatan Mustafa Kemal, Amasya, Erzurum ve Sivas'a uğradıktan sonra 27 Aralık 1919 günü Ankara'ya gelmişti.
Ankara'ya geldiğinde çalışmalarını burada, Direksiyon Binası'ndaki bu katta kalarak yapmış.
Keşke bu harika binayı ortaya çıkarabilmek için gerekli çalışma yapılsa.